4 Eylül 2021 Cumartesi

 Kapıyı açıp evine girdi. Yıllar geçti bu kapıyı ilk açtığı zamanın üzerinden. İyi ya da kötü olarak adlandırmıyordu günlerini. Sevdiği günler ve sevmediği günler vardı onun için. Bugün sevmediği bir gündü. Akşama kadar bu günü 'sevdiklerim' arasına katacağını düşünüyordu. Anlamadığı bir ânda tüm bunun değişmesi. Bir ân yalnız, ân. Uzağı sevmiyordu.

diye düşündü ve attı yatağa kendini tıpkı bu yazık sözler gibi. Anlamını anlamaya çalışmadan ve iradesine sahipliğe çalışmadan. Bir sırasını bulup sapacağı yolları tahayyüle başladı. Nafile.

Sevmemişti günü, getirdiği hüznü.

Geçeceği çok yol var. Başından beri sabretmeyi de bilmedi. Sabretse ne vardı?

Korkusunu ele verdi elinden, çıkaramadı içinden.

Portakal ağacında bir pınar akıyor

ta başından köprünün

ayakları ıslak

uzakları çığırır şarkısı ağzında

bulutunu göğe verdi

içinin göğü

eritti zamanı parlak avucunda

ağlamaklı hâli ağlamaklı

dilinde acılığı

anladı bu dünyanın tadı

balında gün olan 

başında ve içinde

bitkin bir hâl 

taşımaktan bir yarayı



2 Eylül 2021 Perşembe

Dindi yağmur 

Az sonra güneş açar, çıkarır başını buluttan

Şu dünyada 

bir ölüm bir de ölümden korkmaktan

başka çözümsüzlük mü var

Ya güleceksin her şeye rağmen 

bileceksin hayatın duraksız bir zemheri olduğunu

ve

Bileceksin umudu cebine koymazsan

titreyeceksin durduğun her ân

 

Karanlık başlar yağmur 

Çağlar ölümler her yandan

Sudur yaşamak, sudur hayat

tutamazsın 

kayar gider avucundan


Hayatı tanıdım tadından ve yasından